1. GİRİŞ
Çeltik tarımında tuzlu veya alkali (sodik) şartlar genellikle toprakların bu özelliğinden dolayı zaman zaman da sulama suyunun bu karakterleri göstermesinden oluşmaktadır. Saturasyom ekstratının 25 0C deki elektiriki iletkenliği (Ec) 4 mm hos/cm den fazla, değişebilir Na+ yüzdesi 15’ten aşağı olan topraklara tuzlu topraklar denir. B topraklarda PH 8.5 ten aşağıdadır. Değişebilir Na+ yüzdeleri 15 ten fazla olan ve 25 0C deki saturasyon extratının elektriki iletkenliği (Ec) 4 mm hos/cm den düşük olan topraklara da sodik topraklar denir. Toprak reaksiyonu genellikle 8.5-10 PH dereceleri arasındadır. Türkiye’de bu tanımlamalara göre tuzlu veya sodyumlu arazi 1.270.000 hektardır. Bunlar bütün ülke yüz ölçümünün % 1.62 sini kapsar. Sözü edilen bu alanlar, genellikle sulamaya elverişli çukur ovalarda, kapalı havzalarda veya derin aluviyal topraklardan oluşmaktadır. Bu çalışmada tuzlu veya sodik topraklarda veya bu karakterdeki su ile çeltik yetiştiriciliği konusunda literatür taraması yapılmıştır.2. TUZLULUK VE ALKALİLİĞİN ÇELTİK BİTKİSİ ÜZERİNE ETKİSİ
A.B.D. tuzluluk labaratuarı ölçümlerine göre çeltik tuza hassas bitki sınıfına girmektedir. Ece 4 mmhos/cm tuz konsantrasyonunda çeltik veriminde %50 düşme olmaktadır ( USDA handbook-60). Bununla birlikte çeltik çeşitleri arasında önemli bir varyasyon vardır. Yapılmış olan gözlemlerde tuzluluğa toleranslı tipler olan Dasal, Getu, Bokra, T(N)1xT.65 ve IR8 için tuzluluğa tolerans kritik sınırı 6-8 ECe bulunmuştur. (Murty, K.S. ve Jonardhan, K.V. 1971). Toplam tuz konsantrasyonu veya ozmatik etki genellikle büyümeyi geciktirir. Eşit miktarlardaki sodyum tuzları, kalsiyum ve magnezyum tuzlarından daha toksiktir. Aynı şekilde bikarbonat ve klorit iyonları sülfat iyonlarından daha zarar vericidir. Tuzluluğa toleranslılık ile ilgili çalışmalardan toleranslı tiplerin fide döneminde az tuz birikimi yaptıkları, yapraklarda yüksek nem ve şeker oranına sahip oldukları görülmüştür (Murty, K.S. ve Jonardhan, K.V. 1971). 54 çeltik çeşidi ile yapılan araştırmada (0,29), 5, 10 ve 15 ds/m lik Ece kullanılmış ve tuzluluğun kuru madde üretimi üzerine etkisi çeşitten çeşide değişik olmuştur. Çeltiğin üst kısımlarında P ve K konsantrasyonu toprak tuzluluğu arttıkça azalırken Na, Zn, CU ve Mn yükselmiştir (Fageria, N.K. 1987). Yine üç çeşitle saksılarda yetiştirilerek yürütülen çeltiklere % 0.5 NaCl ile sulanarak yapılan denemede toleranslı çeşidin hassas çeşide göre yüksek K:Na oranı gösterdiği görülmüştür (Wang, Z.L.; Liu, X.Z.; Wang.Z.X.,1987). Tuzluluğun çeltikte kuru madde birikimi ve sodyum alımına etkisi üzerine 8 yüksek verimli çeşitle 3, 8 ve 12 mmhos/cm tuzlulukta yapılan araştırmada tuzluluk arttıkça kuru madde birikimi azalmış, hassas çeşit en fazla Na biriktirirken, en iyi tolerans gösteren çeşit dokularında en az Na biriktirmiştir (Dutt, S.K., Bal, A.R., 1986). 6 çeltik çeşidi ile yapılan bir araştırmada da çalışılan en yüksek tuzlulukta toleranslı çeşitler az toleranslı çeşitlere göre yüksek organik tuz konsantrasyonuna sahip olmuş vede Na ve Cl- alımları az olmuştur (Bandyopadhyay, B.K., Dutt, S.K., Bandyopadhyay, A.K.,1986). İki çeltik çeşidi ile (Tuzluluğa toleranslı hat IR10198-66-2 ve hassas çeşit Ir 28) ile yapılan denemede tuzluluk; Ir 28 çeşidinde bitki boyunda, verime dolaylı etki eden karakterlerde, kökte, saman ve tane veriminde düşmelere neden olmuştur. IR 10198-66-2 de tuzluluk 5.6 Ece’ ye kadar aynı karakterler üzerinde etkili olmamış fakat Ece 8.7’ de başak, kök ve saman ağırlığı ve tane verimi düşmüştür. Tuzluluk IR 28’in saplarında ve köklerindeki K konsantrasyonunu düşürmü N, Na, Mg ve Cu konsantrasyonunu arttırmıştır. Tuzluluk IR 10198-66-2 çeşidinde K, Na ve Mn konsantrasyonlarını etkilememiş, fakat Cu ve N konsantrasyonunu yükseltmiştir. Tuzluluk her iki çeşitte de tanede Na, Fe ve Zn konsantrasyonunu arttırmış, P ve Mn konsantrasyonunu azaltmıştır, fakat N, K, Ca, Mg ve Cu konsantrasyonuna etki yapmamıştır (Verma, T.S., Neu, H.U. 1986)
Tuzluluğun çeltik bitkisi üzerine etkisi ; çeltiğin yetişme dönemine , etkisi altında kaldığı ortamın tuz konsantrasyonuna, tuzun yapısı ve tuzluluğun süresine bağlıdır. Bu nedenle çeltiğin tuzluluktan etkilenmedsini tam olarak anlamak için değişik dönemlerde tuzluluktan etkilenmesi ayrı ayrı incelenmelidir. Çeltik çimlenme esnasında tuzluluğa en çok toleranslıdır fakat 1-2 yaprak döneminde çok hassastır. Çeltiğin tuzluluğa toleransı kardeşlenme ve sapa kalkma döneminde zamanla artar ve anthesis döneminde tekrar düşer ve olgunlaşma zamanında toleranslılık tekrar yükselmektedir.2.1.1. ÇİMLENME VE ERKEN FİDE DÖNEMİ Çeltik çeşitleri çimlenme süresince tuzluluğa toleranslıdırlar (Akbar ve Yabuna, 1974, Kaddah,1963, Pearson ve ark.1966). Tuzluluk çimlenmeyi geciktirir fakat sonuçta çimlenme yüzdesini önemli bir derecede düşürmezler (Akbar ve Yabuna, 1974, Kaddah,1963). Tuzluluğa toleranslı SCR-1 çeltik çeşidi ile yapılan bir araştırmada NaCl tuzluluğunda çimlenme ve fide dönemindeki duraklamanın özellikle endospermde enzim aktivetisinin azalmasından ileri geldiği bildirilmektedir (Dubey, R.S. 1987). Ece 25-30 mmho/cm 25 0C’ lik tuz solusyonunda 14 gün sonra % 80-100 çimlenme olur (Pearson ve ark. 1966). % 2-4 gibi yüksek tuız konsantrasyonları güçlü inhibitör etki yapmakta ve son çimlenme yüzdesini düşürmektedir (Akbar,1975, Iwaki,1956). Yüksek tuz konsantrasyonları (% 3-15) çimlenmeyiğ inhibe etmekte fakat distile edilmiş suya alındığında çimlendikleri bildirilmektedir (Ota ve Yasue, 1958). Tuzluluğa toleranslı ve hassas tiplerle labaratuarda yapılan çimlenme denemesinde %0.5 NaCl solusyonu her iki tiptede çimlenmeyi inhibe etmemiş %1 tuz solusyonunda ise çeşitler arasında fark olmuştur. %1.5 NaCl solusyonunuda toleranslı olarak bilinene çeşitlerde de çimlenme oranı düşmüştür. Bazı çeşitlerde görülen çok düşük çimlşenme oranı belkide suyun yeteri kadar emilememesinden olmaktadır (Murty, K.S ve Janardhan, K.V.1971).
Çeltik bitkisi genç fide döneminde (2-3 yapraklı iken) çimlenme döneminden çok daha fazla hassastır (Akkbar ve Yabuna, 1974., Kaddah ve Fakhry,1961., Kaddah, 1963., Pearson,1961., Pearson ve ark. 1966). Nadirde olsa bazı çeşitler buna uygunluk göstermez. Murty ve Janordhan (1971) Kalaratta çeşidinin çimlenme döneminde tuzluluğa az toleranslı genç fide döneminde ise oldukça toleranslı olduğunu bildirmektedirler. Ekildikten sonra bir hafta süre içinde çimlenmeyi % 50 düşüren Ece 20 ile 30 m.mho/cm arasında olurken bu kritik sınır (LD50) fide dönemi için 5 mmho/cm civarındadır (Pearson ve ark.1966). Kuru madde, fide boyu, kök uzunluğu ve yeni kök çıkışı gibi gelişme parametreleri 5-6 m.mho/cm ECe de önemli derecede düşer (Akbar ve Yabuna, 1974., Pearson ve ark. 1966).
Erken fide döneminde tuzluluk yapraklarda kuruma ve rulo şeklinde kıvrılmalara, yaprak uçlarının kahverengileşmesine nihayet fidelerin kurumasına neden olur (Tagawa ve Ishizaka, 1965). Genellikle tuzluluk simptomları ilk önce ilk yapraklarda (en eski yaprakta) gözükür, sonra 2. yaprakta daha sonra büyümekte olan yapraklarda görülür (Akbar,1975). Tuzluluk yaprak uzamasını ve yeni yaprak teşekkülünü önler (Akbar,1975., Iwaki,1956., Tagawa ve Ishizaka, 1963 a,1964) büyüme yavaşlar, çeltik tarafından potasyum ve kalsiyum alımı düşer (Shimose, 1963a). Kloritin çoğu yapraklarda, yaprak kınında ve gövde de lokalize olur. Kökler bütün bitkide (başak hariç) en az klorit ihtiva ederler 8Tagawa ve Ishizaka, 1963 b, Ting ve tang,1957). Tuz konsantrasyonu yükseldikçe yapraklardaki selüloz ve gövdeye ilave olarak yapraklardaki konsantrasyonu düşer (Shimose,1963 b). Klorofil konsantrasyonu ve fotosentetik fonksiyon yükselen tuz konsantrasyonuna ters orantılı olarak düşer (Ota ve Yasue, 1962). Tuzluluk kök gelişmesinede olumsuz etki yapar, lateral köklerde ve kök uzamasında düşme olur (Akbar ve Yabuno, 1974., Iwaki,1956., Ota ve ark. 1958) Bütün bu çalışmalardan gelişmeyi durduran etkinin klorit iyonları ve osmatik basınçtan dolayı olabileceği tahmin edilmektedir.2.1.2. VEGATATİF DÖNEM Çeltik vegatatif dönemde tuzluluğa tolerans kazanır. Del Valle ve babe (1947), yaptıkları çalışmada 30, 60 ve 90 günlük devrelerde tuzluluğun etkisini araştırmışlar, buçalışmada en geç devrede en zararlı olduğunu bulmuşlardır. Vegatatif büyüme sırasında bitki boyu, sap ağırlığı, bitkideki kardeş sayısı, kök kuru madde ağırlığı, kök uzunluğu ve vegatatif dönemin süresi gibi karakterlerin hepsi tuzluluktan etkilenir (Akbar ve ark. 1972., Iwaki ve ark. 1953b., Iwaki, 1956., Kaddah ve Fakhry,1961., Tagawa ve Ishizaka, 1963a.). Fakat bütün bu karakterlerin hepsi eşit olarak etkilenmez. Vegatatif dönemde tuzluluğun kardeş sayısına ve sap verimine etkisi az olur (Akbar ve ark. 1972., Kaddah ve Fakhry,1961., 1962., Kaddah, 1963). Toprak üstü kısımlar genellikle köke göre daha çok etkilenir (Akbar ve ark.1972). Vegatatif dönemde en çok görülen olumsuz etki bitki büyümesinde olan duraklamadır. Yaprak sararması buna göre az görülür (Tagawa ve Ishizaka 1963.b). Yüksek sıcaklık (30.7 oC) ve düşük nemde (%63.5) solunumun, su alımının ve tuz alımının artması nedeniyle tuzun zararıda artar (Ota veYasue, 1962).2.1.3. GENERATİF DÖNEM Generatif devrede tuzluluğun etkisi tane verimini azaltma bakımından vegatatif devredeki tuzluluktan daha etkili olur (Akbar ve ark. 1972, Iwaki,1956., Kaddah ve Hakhry,1961., 1962., ehrler 1960., Pearson 1961). Bitkiler sürekli olarak tuzlu bir ortamda bırakıldığı zaman tuzluluk; salkım oluşumuna başlama, başakçık oluşumu, çiçeklerin döllenmesine ve polenlerin çimlenmesi üzerine etki yapar, bu yüzden steril çiçek sayısı yükselir (Akbar ve ark 1972, Iwaki 1956, Kaddah ve Fakhry 1961, Ota ve ark 1956). En büyük zarar başakta görülür. Tuzluluk salkım uzunluğu, başaktaki birincil dalları, başakçık sayısısnı, tıhun oluşum yüzdesini ve başak ağırlığını dolayısıyla verimi düşürür (Akhbar ve ark 1972, Pearson 1961).2.2. ALKALİLİĞİN ETKİSİ Çelitk yüksek sodikliğe toleranslıdır ve uygun kültürel tedbirler uygulandığında yeterli verim verir. ESP 50 de çeltik verimi etkilenmemekte fakat buğday hemen hemen ölmektedir. Diğer ürünlerde, baklagiller dahil, verim 8-10 ESP gibi küçük değerlerden dahi etkilenir. Çeltik yüksek ESP’ye toleranslıdır, çümkü; su içinde yetiştirilrir ve infiltrasyon ile toksik fazlalıklar uzaklaşır. Keza, çeltik yüzeysel kök sistemine sahiptir ve bu yüzden toprağın üst katmanından çok az derinlikte bir kısmında sodikliğin azaltılması ile iyi bir şekilde yetişebiliri Diğer birçok bitki türü yaterli verim verebilmek için derin bir toprak katmanında ESP’nin düşük olmasını isterler (Abrol,Bhumbla ve Meelu 1985). Sodikliğe değişik derecelerde toleranslı çeşitlerde Na ve K iyonlarının dağılım ve birikimide farklı olmaktadır. Dayanıklı çeşitler; bütün organlarında düşük Na ve Yüksek K iyonlarına sahip olmakta ve iyi bir şekilde yetişip iyi verim verebilmektedirler Sharma,1986). 3,14, 25 ve 38 ESP seviyelerinin serada Pokkali ve IR 26 çeşitlerinde büyüme, mineral kompozisyonu ve tane kalitesi üzerine yapılan araştırmada, yüksek ESP seviyelerinde Pokkali çeşidindeki büyüme hızı IR’&2ya göre daha az düşmüştür. 38 ESP’de çeltik verimi IR 26’da %76 ve Pokkalide %42 düşmüştür. ESP deki yükselme toprak solusyonunuda PH , HCO3, Na+, K+ yükseltip ve Ca+2 ve Mg+2 düşürmüştür. Bitkilerdeki Na yükselmesi ve Ca’un azalması toprak solusyınundaki Na konsantrasyonu ile ilişkilidir. Pokkali çeşidinde IR 26’ya göre tanelerde Na biriktirme az olmuştur (Bajwa,1987).3. SULAMA SUYU TUZLULUK VEYA SODİKLİĞİNİN ÇELTİK BİTKİSİNE ETKİLERİ
Eşit konsantrasyonlarda sodyum tuzları, kalsiyum ve magnezyum tuzlarından daha toksik olmaktadır. Aynı şekilde bikarbonat ve klorit iyonları sülfat iyonlarından daha zararlı olmaktadır. Bundan dolayı sulama suyunun kalitesi çeltik yatiştiriciliğinde çok önemlidir (Murty ve Jonardhan,1971). Toksik konsantrasyonlardaki sulama suyunun bitkinin değişik safhalarına göre etkisi aşağıdaki gibidir (Balakrıshna Rao, Sampath,Murty,1971).
Tuz Konsantrasyonu | Bitki Dönemi |
600 ppm | Bütün dönemler için tolera edilebilir |
1300 ppm | Yalnızca fide döneminde nadiren zarar verici |
1700 ppm | Kardeşlenme öncesi zararlı olup. Başak taslağının ilk oluşumu başlamasından, salkım çıkarma ve döllenme öncesine kadar geçen dönemde toleranslı |
3400 ppm | Salkım oluşumu devresinden hemen önce zararlı fakat salkım oluşumundan salkım çıkarmaya kadar geçen dönemde toleranslı |
5100 ppm | Bütün dönemlerde zarar verici |
Ec 3.2 ds/m, SAR 21 ve resüde sodyum karbonat (RSC) 4 me/l’ lik özelikteki bir su ile 10 yıl boyunca çeşitli bitki rotasyonlarında sulama yapılmış, böyle bir sulama toprak PH ve Na’ unu yükseltmiş, su infiltrasyonunu düşürmüştür. Buğday, mısır ve çeltik veriminde düşmeye neden olmuştur. Tuzlu ve tuzsuz suyun birbir arkasına uygulanması kullanılabilir olarak bulunmuş, fakat % 50 ekstra su ile sulama tuzluluğu kontrol etmemiş ve bu yüzden verimler düşmüştür (Bojwa ve ark. 1986). Başka bir araştırmada PH 8.4 ve Ece 1.5 ds/m olan killi toprakta 27 çeltik çeşidinde 40 günlük fideler kullanılarak deneme kurulmuş, 16 defa 6 cm lik suyla 1.4 ve 6 ds/m lik tuzlulukta suyla sulanmıştır. 6 ds/m de CSR6, CSR5, RP4-14 ve CSR2 çeşitlerinde %31.6 ile %39.1 oranlarla en az verim düşüklüğü olmuştur 9 çeşitte ise düşüş %40.3 ile 49.6 arasında olmuştur (Babu ve ark. 1987).4. TUZLULUK VE ALKALİLİĞE DAYANIKLILIK ISLAHI
Tuzlulğa dayanıklılık yönünden çeşitler arasında genetik varyasyon olduğu çeşitli araştırmalarla bulunmuştur. Hindistan’da çeşitli eyaletlerde tuzlu alanlar için bazı çeşitler umut verici bulunarak tuzlu alanlar için tavsiye edilmiştir. Bunlara; SR 26B, Potnoi-23, MCM 2, Chootu, Pokkali, Bilekogo, Getu, Dasal, IR 8, T (N)1x T65 çeşitleri örnek olarak verilebilir. Bununla birlikte bu çeşitler 6-8 Ece ye kadar tuzlu olan alanlarda yetişebilmektedirler (Murty ve Jonardhan,1971). Alkali şartlara dayanıklı olarakta PVR1 çeşidi tavsiye edilmektedir (Balakrisna ve ark. 1971). Tuzluluğa dayanıklı veya toleranslı hatlar çeşitli araştırma kuruluşlarında sürekli tespit edilmektedir. Bu hatlardan yüksek verimli çeşitlere dayanıklılık veya toleranslılık aktarma çalışmaları da belirlenen bu hatlar kullanılarak yapılmaktadır. Belki daha fazla dayanıklılık için yabani çeşitler kullanılabilir. Tuzluluğa toleranslı olarak bilinen bir yabani tip olan O. coarctata tetraploid olup kültürü yapılan tiplerle kolaylıkla memezlenmez. Fakat Spontania çeltikleri ( Ör. Tellathokavodlu, Androproddesh’in bir çeşididir) kültür çeşitleri ile fertil döller veririler ve tuzluluğa dayanıklılık kaynağı olarak önerilebilirler (Balakrishna ve ark. 1971). Yabani tiplerle melezlerden IRRI’de tuzluluk ve alkaliliğe toleranslı tipler geliştirilmiştir (IRRI,1988). Tuzluluk ve alkaliliğe dayanıklı çeşit geliştirmek için ihtiyaç duyulan yaratmak için mutasyon yapmakta mümkündür. Yapılacak melezleme ve mutasyon çalışmalarında elde edilecek bireylerin tarla şartlarında tarlanın heterojen bir yapı göstermesi nedeniyle iyi bir şekilde seleksiyona tabi tutulması mümkün olmamaktadır. Diğer taraftan çeltik gelişmesinin bir döneminde dayanıklı iken diğer bir döneminde hassas olabilmekte, başka bir çeşitte ise bu dönemler farklı olabilmektedir. Daha önce çeşitli literatürlerde bildirildiği gibi çeltiğin tuzluluğa en toleranslı olduğu dönem çimlenme dönemidir, fakat, tuzluluğa toleranslı olan Kalaratta çeşidinin çimlenme döeminde bunun tersi durum gözükmekte ve bu dönemde toleransı en az olmaktadır (Murty ve Jonardhan, 1971). Bu nedenlerden dolayı genetik varyasyonlar içinde dayanıklı hatları doğru olarak seleksiyon yapabilmek zorlaşmaktadır. Balakrishna v.d. bildirdiğine göre 4 haftalık fide dönemindeki tuzluluğua toleransla, bundan sonraki yetişme döneminde tuzluluğa tolerans arasında yakın bir ilişki vardır. Yine bu araştırıcıların çalıştığı Cuttack Merkez Araştırma Enstitüsünce çeşitlerin 4 haftalık tuzluluğa dayanıklıklarını tespit etmek için basit ve güvenilir bir labaratuar tekniği önerilmektedir. Bu yönteme göre 4 haftalık (4-5 yapraklı) fideler % 0.5 tuz solusyonuna 7 gün daldırılırlar, çeşitlerin tuzlu solusyona batırılmadan önceki solusyonunun ECe’ si ile 7 gün sonraki Ece arasındaki farktan çeşitlerin tuz absorbe etmeleri hakkında bilgi edinilir. Tuzluluğa toleranslı çeşitler hassas çeşitlerden daha az tuz absorbe ederler. Tarla gözlemleri bu tekniği doğrulamaktadırlar. Bu teknik çok sayıda materyalin kısa sürede tuzluluk toleransları yönünden tanımlamak için kullanılabilir. Açıkgöz v.d. yapmış oldukları araştırmada seleksiyon için tarla şartları yerine saksıların kullanılmasını, 20 günlük fidler ile suyun alttan emdirilerek verilmesini önermektedirler. Bu metodla150 çeşit arasından dayanıklı 4 tanesini belirlemişlerdir.
Yeo ve Flowers (1986) yaptıkları araştırmalardan elde ettikleri sonuçlara göre tuzluluğa dayanıklılığın nedenlerini aşağıdaki çeşitli etmenlerin toplamından oluştuğu sonucuna varmışlardır; 1- Hücre zarlarında NaCl girişini kısıtlama 2- Na’ ın daha çok yaşlı yapraklarda biriktirilmesi 3- Yaprak dokusunun NaCl’e tolenslı olması.
Tuzluluğa dayanıklılık ıslahında; hatların dayanıklılığının hangi fizyolojik olaydan kaynaklandığının tespit edilip, farklı fizyolojik olaydan dayanıklılık gösteren hatların özelliklerinin melezleme yoluyla bir hatta toplanması gereklidir.IRRI de yapılan araştırma sonuçlarına göre (IRRI,1998) kökler tarafınfdan sınırlı Na alımı, orta uzun bitki yapısı, yapraklardaki canlı kalma süresinin uzunluğu, fide canlılığı gibi karakterler tuzluluğa tolerans için belirtici karakterlerdir. Tuzluluğa dayanıklılığın kalıtım mekanizmalarını tespit etmek için diaallel melezler ve değişik dayanıklılık mekanizmalarını bir bitkide toplama çalışmaları devam etmektedir. İlk gözlemlere göre modern kısa tip çeşitler tuzluluğa tolerans için tutarsızlık göstermektedirler. İngiltere’de Susex’de gen verici tipler seçilmekte bunlar IRRI’ye gönderilmekte, IRRI’de de değişik dayanıklılık genleri melezlemelerle bir araya toplanmaya çalışılmaktadır.
IRRI’ de tuzluluk ve alkaliliğe dayanıklılık denemelerinde 1988 yılında toleranslı bulunanların ve elde ediliş şekillerine birkaç örnek verirsek (IRRI,1988).
Tuzluluğa toleranslı hatlar: İleri hatlardan ; IR 32809-26-3-3, IR 19672-140-2-3-2-2, IR 83360-5-1-3-1 Yabani melezlerden; IR 9884-54-3-1E-P1, IR 54 74 Anter kültürü; AC 6519-31, AC 6534-1, IR 9884-54-3-1E-P1 Medcezir havzalarından seleksiyonla; IR 37260-6-1-1-1-6-1 Uluslararası tuzluluk gözlem bahçesinde toleranslı bulunanlar; Bhurata 4-10, Nano Bokra Alkaliliğe toleranslı hat; IR 3209-26-3-3 Aynı şekilde Chung v.d (1986) Fuji 280 x Bl1 melezinden geliştirdikleri Gihobyeo isimli çeşidin soğuk suya ile tuzluluğa toleranslı ve çeşitli hastalıklara dayanıklı olduğunu bildirmektedirler.5. TUZLU VE ALKALİ TOPRAKLARDA ÇELTİK TARIMI
Tuzlu ve alkali topraklarda çeltik tarımı yapmak için bu şartlara dayanıklı çeşit ıslah etmenin yanında, uygun yetiştirrme tekniği kullanımı ve bu karakterdeki toprakları iyileştirici uygulamalar yapmak gereklidir. Verim arttırıcı uygulamaların ekonomik sınırlılığıda göz önünde tutulmalıdır. Verma ve Neve (1986) iki çeltik çeşidine (Tuzluluğa toleranslı hat Ir 10198-66-2 ve hassas çeşit IR 28) üç tuzluluk seviyesi (Ece 2.5, 5.6 ve 8.7) ve üç çinko seviyesinin (0,10 ve 20 mg Zn/kg toprak) etkisini araştırmışlar; IR 28’ de Zn uygulaması bitki boyunu arttırmı, verime etkili karakterleri, kökü, sap ve tane verimini arttırmıştır. fakat IR 10198-66-2 hattına etkili olmamıştır. 10 mg Zn/kg toprak çinko uygulaması IR 28’ de NA konsantrasyonunu düşürmüş ve K konsantrasyonunuj yükseltmiştir. Fakat Ir 10198-66-2’ de NA ve K konsantrasyonlarında bir değişiklik yapmamıştır. İki çeşitte de çinko uygulaması P, Ca, Mg ve Fe konsantrasyonlarını düşürmüş, Zn ve Mn konsantrasyonlarını yükseltmiştir. IR 10198-66-2 çeşidi IR 28’ den daha düşük Na, Ca, Mn, Fe, Zn ve Cu konsantrasyonuna ve daha yüksek K ve Mg konsantrasyonuna sahip olmuştur. Niane (1987) IR 56 çeşidi ile saksılarda yaptığı denemede tuzlu şartlarda üste N uygulamasının tabana bir defada vermeden daha faydalı olduğunu bulmuşlardır. Swarup (1987) sodik topraklarda Jaya çeşidi ile yaptığı araştırmada en yüksek verimi Sesbania aculeoto ile yeşil gübreleme ve ekimden iki hafta önce yıkanmış uygulamadan almışlardır. Yeşil gübreleme ve fide ile dikim hasatta toprak PH ve ESP’sini düşürdüğünü bulmuşlardır. Nelidov v.d. Alkali topraklarda çeeltik tarımında, ürün arttıklarını verimi arttırmak ve alkali toprakları iyileştirmek amacıyla kullanmışlardır. Islanmış çeltik artıklarını anaerobik şarlarda bırakarak fermente edilmesi ile edilen asidik preparatın uygulanması ile verimde önemli bir artış sağlanmıştır. Bu şekilde hazırlanan kompost toprak mikroorganizmalarını uyarmış, simbiotik olmıyan azot fiksasyonunu arttırmış, toprağın alkali reaksiyonunu nötrolize edip bitki beslemesini iyileştirmiştir. Abrol v.d (1985) yüksek ESP ve PH ‘ ın birkaç önemli bitki besin maddesinin mevcudiyetini ve değişimini etkilediğini bildirmektedirler. Her ne kadar çeltik yüksek sodikliğe tolerantlı ise de optimum ürün alabilmek için özel gübreleme düzenlenmesi gerekir. Azot gübrelemesinde; normal topraklara göre alkali topraklarda %25 daha fazla olması gerektiği yine aynı araştırıcılar tarafından bildirilmektedir. Buna karşılık PH ve sodikliği topraklarda K alımı çeltik dahil birçok üründe daha az olmakta ve fosfor uygulama dozlarına cevap iyi olarak alınamamaktadır. Yüksek PH , düşük organik madde ve kalsiyum karbonat alkali topraklarda mikroelementlerden faydalanmayı sınırlar. Yüksek alkali topraklarda cips uygulayarak çeltik yetiştirmede çinko gübrelemesi verimi arttırmaktadır. Aynı zamanda alkali topraklarda demir eksikliğide çeltik verimini düşürür. Buraya kadar gözden geçirilen literatürler ve Akbar v.d. (1982), Arunin (1986) ve Bolokrishna v.d. (1971)’ in tuzlu ve alkali topraklarda çeltik tarımındaki önerileri doğrultusunda, tuzlu ve sodik topraklarda çeltik tarımı için şunları önerebiliriz; 1- Ekimden önce tuzları uzaklaştırmak içn temiz su ile yıkama 2- Toprak tesviyesi yapmak 3- Toprak yapısı, geçirgenlik ve PH iyileştirmek için kavuz, sap, kompost ve yeşil gübre gibi organik madde ilave etmek. 4- Cips v.b gibi toprak ıslah edici maddeler uygulamak 5- Uygun gübreleme tekniği kullanmak (Azotlu gübrelemenin birkaç defeda verilmesi, sodik topraklarda % 25 daha fazla oranda N kullanma, çinko, demir eksikliğinin giderilmesi v.b) 6- Tuzluluğa ve alkaliliğe toleranslı çeşit ekmek 7- Tuzluluk, alkalilik etkisinin çok etkili olmadığı alanlarda yüksek tohumluk oranı kullanma, etkinin daha fazla olduğu yerlerde tohum ekimi yerine fide dikimi ile üretim yapmak. Bu sistemde çok genç fidelerin kullanımından kaçınmak. 8- Tuzlu sodik sulama suyunn çeltiğin hassas dönemlerinde kullanılmasından kaçınmak. Yukarıda sıralanan uygulamaların ekonomiklilik sınırlarına göre, tuzlu ve alkali şartlarda çeltik tarımı yapılabilir.